Kategoriler
Depremin Etkileri

Deprem Sonrası “Hayatta Kalan Suçluluğu” ile Nasıl Mücadele Edilir

Doğal bir afetin, özellikle de deprem gibi yıkıcı bir olayın ardından yaşanan duygusal karmaşa, sadece fiziksel kayıplarla sınırlı kalmaz. Pek çok hayatta kalan, derin ve ıstırap verici bir duyguyla baş etmek zorunda kalır: Hayatta kalma suçluluğu. Bu duygu, kişinin kendi hayatını kurtarmış olmasına rağmen, başkalarını kurtaramadığı, onların yaşadığı acıyı paylaşamadığı veya kendi durumunun nispeten “daha iyi” olmasından ötürü hissettiği bir suçluluk, pişmanlık ve çaresizlik karışımıdır. Bu, travmanın normal ve anlaşılabilir bir tepkisidir; bir zayıflık işareti değil, insani bir deneyimdir. Bu zorlu duyguyla baş etmek için atılabilecek adımlar şunlardır:

Duygularınızı Kabul Edin ve İfade Edin

İlk ve en önemli adım, bu suçluluk duygularını inkâr etmek veya bastırmak yerine, onların varlığını kabul etmektir. “Neden ben?” sorusu, hayatta kalan suçluluğunun özünü oluşturur. Bu duyguyu hissetmeniz, sevdiklerinize olan bağlılığınızın ve insani değerlerinizin bir göstergesidir. Duygularınızı içinize atmak yerine, onları güvendiğiniz biriyle konuşmak, bir günlüğe yazmak veya bir psikologla paylaşmak büyük rahatlama sağlayabilir. Konuşmak, duyguları dışarı çıkarmak ve onlarla yüzleşmek için güçlü bir araçtır. Unutmayın, hissettikleriniz geçersiz veya anlamsız değil; tam aksine, yaşadığınız olağanüstü duruma verilen olağan bir tepkidir.

Kendinize Şefkat Gösterin

Afetin hemen ardından, zihniniz olayları yeniden işlemeye ve alternatif senaryolar kurmaya başlar. “Keşke şurada dursaydım”, “Keşke onları da çağırsaydım” gibi düşünceler zihni kemirir. Bu noktada, kendinize göstereceğiniz şefkat en büyük ilacınız olacaktır. Kendinize, o anki koşullar altında elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı hatırlatın. Deprem gibi öngörülemez ve kontrolümüz dışındaki bir olayda, olan biten hiçbir şeyden siz sorumlu değilsiniz. Kendinize, sevdiğiniz bir yakınınıza gösterdiğiniz anlayış ve şefkati gösterin. “O an için doğru olan tek şeyi yaptın: Hayatta kaldın” cümlesi, bu süreçte bir mantra gibi tekrarlanabilir.

Anlam Arayışı ve Yardım Etme Dürtüsü

Hayatta kalma suçluluğu, genellikle boşluk ve anlamsızlık duygularıyla iç içe geçer. Bu duyguyu aşmanın en etkili yollarından biri, onu bir harekete dönüştürmektir. Yaşadığınız deneyimi, başkalarına yardım etmek için bir motivasyon kaynağı olarak kullanabilirsiniz. Bu, afet bölgesinde gönüllü olmaktan, ihtiyacı olanlara maddi/manevi destek sağlamaya, hayatını kaybedenlerin anısını yaşatacak projelerde yer almaya kadar uzanabilir. Başka birine uzattığınız el, sadece onlara değil, size de iyi gelecektir. Kendinizi faydalı hissetmek ve başkalarının hayatında olumlu bir fark yaratmak, yaşamın devam ettiğine ve hayatta kalmanızın bir amacı olduğuna dair güçlü bir inanç oluşturur.

Profesyonel Destek Almaktan Çekinmeyin

Hayatta kalma suçluluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) gibi daha karmaşık ruh sağlığı sorunlarının bir parçası olabilir. Eğer suçluluk duyguları günlük hayatınızı sürdürmenizi engelliyor, uyku ve yeme düzeninizi bozuyor, sürekli bir umutsuzluk ve çökkünlük haline dönüşüyorsa, bu durum tek başınıza üstesinden gelmeniz gereken bir yük değildir. Bir psikolog, psikiyatrist veya travma konusunda uzmanlaşmış bir terapist, bu duyguları anlamlandırmanıza, travmatik anılarla sağlıklı bir şekilde yüzleşmenize ve hayatınızı yeniden inşa etmenize yardımcı olacak kanıtlanmış teknikler (EMDR, Bilişsel Davranışçı Terapi gibi) sunabilir. Profesyonel destek almak, bir lüks değil, iyileşme yolculuğunuzun önemli bir parçasıdır.

Kendinize Zaman Tanıyın ve Sabırlı Olun

İyileşme, lineer bir çizgi izlemez; inişli çıkışlı bir yolculuktur. Bazı günler kendinizi iyi hissederken, ertesi gün bir tetikleyiciyle suçluluk duyguları yeniden su yüzüne çıkabilir. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı olmak çok önemlidir. Yas tutma ve iyileşme sürecinin kişisel olduğunu ve belirli bir zaman sınırı olmadığını kabul edin. Kendinizi, hissettiğiniz için asla suçlamayın. Küçük adımlarla ilerleyin; günlük rutinlerinize dönmek, sevdiğiniz bir aktiviteye zaman ayırmak veya sadece derin bir nefes almak bile önemli birer başarıdır. Hayatta kalmayı başardığınız gibi, bu duyguların üstesinden de gelecek gücü kendinizde bulacaksınız. Unutmayın, hayatta kalmak bir seçim değildi, ancak iyileşmek için attığınız her adım bir seçimdir ve bu, kendinize verdiğiniz değerin en büyük kanıtıdır.